Kırık Meal (Okunuş) Meali |
|
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | lā: | tetteḣiƶū: edinmeyin | ǎduvvī: benim düşmanımı | ve ǎduvve kum: ve sizin düşmanınızı | evliyā'e: dostlar | tulḳūne: siz iletiyorsunuz | ileyhim: onlara | bil-meveddeti: sevgi | veḳad: halbuki | keferū: onlar inkar ettiler | bimā: şeyi | cā'ekum: size gelen | mine: -tan | l-Haḳḳi: hak- | yuḣricūne: (yurdunuzdan) çıkardılar | r-rasūle: Elçiyi | ve iyyākum: ve sizi | en: dolayı | tu'minū: inandığınızdan | billahi: Allah'a | rabbikum: Rabbiniz | in: eğer | kuntum: iseniz | ḣaractum: çıkmış | cihāden: cihadetmek için | fī: | sebīlī: benim yolumda | vebtiğā'e: ve kazanmak için | merDātī: benim rızamı | tusirrūne: (nasıl) gizliyorsunuz | ileyhim: onlara | bil-meveddeti: içinizde sevgi | veenā: oysa ben | eǎ'lemu: bilirim | bimā: şeyleri | eḣfeytum: sizin gizlediğiniz | ve mā: ve şeyleri | eǎ'lentum: açığa vurduğunuz | ve men: ve kim | yef'ǎlhu: bunu yaparsa | minkum: sizden | feḳad: elbette | Delle: sapmıştır | sevā'e: doğru | s-sebīli: yoldan | (60:1) | |
|in: eğer | yeṧḳafūkum: onlar sizi ele geçirseler | yekūnū: olurlar | lekum: size | eǎ'dā'en: düşman | ve yebsuTū: ve uzatırlar | ileykum: size | eydiyehum: ellerini | ve elsinetehum: ve dillerini | bis-sū'i: kötülükle | ve veddū: ve isterler | lev: keşke | tekfurūne: inkar etseniz | (60:2) | |
|len: asla | tenfeǎkum: size fayda vermez | erHāmukum: akrabanız | ve lā: ne de | evlādukum: çocuklarınız | yevme: günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | yefSilu: ayırır | beynekum: aranızı | vallahu: ve Allah | bimā: şeyleri | teǎ'melūne: yaptıklarınız | beSīrun: görmektedir | (60:3) | |
|ḳad: elbette | kānet: vardır | lekum: sizin için | usvetun: bir örnek | Hasenetun: güzel | fī: | ibrāhīme: İbrahim'de | velleƶīne: ve bulunanlarda | meǎhu: onunla beraber | iƶ: hani | ḳālū: onlar demişlerdi | liḳavmihim: kavimlerine | innā: elbette biz | burā'u: uzağız | minkum: sizden | ve mimmā: ve | teǎ'budūne: taptıklarınızdan | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | kefernā: tanımıyoruz | bikum: sizi | ve bedā: ve belirmiştir | beynenā: bizim aramızda | ve beynekumu: sizinle | l-ǎdāvetu: bir düşmanlık | velbeğDā'u: ve nefret | ebeden: sürekli | Hattā: kadar | tu'minū: siz inanıncaya | billahi: Allah'a | veHdehu: bir tek | illā: yalnız hariçtir | ḳavle: demesi | ibrāhīme: İbrahim'in | liebīhi: babasına | leesteğfiranne: mağfiret dileyeceğim | leke: senin için | vemā: fakat | emliku: gücüm yetmez | leke: senin için | mine: -tan | llahi: Allah- | min: (gelecek) | şey'in: bir şeye | rabbenā: Rabbimiz | ǎleyke: sana | tevekkelnā: dayandık | ve ileyke: ve sana | enebnā: yöneldik | ve ileyke: ve sanadır | l-meSīru: dönüş | (60:4) | |
|rabbenā: Rabbimiz | lā: | tec'ǎlnā: bizi yapma | fitneten: bir sınav | lilleƶīne: kimseler için | keferū: inkar eden(ler) | veğfir: e bağışla | lenā: bizi | rabbenā: Rabbimiz | inneke: ancak Sensin | ente: Sen | l-ǎzīzu: yegane galib | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibi | (60:5) | |
|leḳad: andolsun | kāne: vardır | lekum: sizin için | fīhim: onlarda | usvetun: bir örnek | Hasenetun: güzel | limen: kimseler için | kāne: | yercū: arzu edenler | llahe: Allah'ı | velyevme: ve gününü | l-āḣira: ahiret | ve men: ve kim | yetevelle: yüz çevirirse | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | huve: O'dur | l-ğaniyyu: zengin olan | l-Hamīdu: övgüye layık olan | (60:6) | |
|ǎsā: belki de | llahu: Allah | en: | yec'ǎle: koyar | beynekum: sizinle | ve beyne: arasına | elleƶīne: | ǎādeytum: düşman olduklarınız | minhum: onlardan | meveddeten: bir sevgi | vallahu: ve Allah | ḳadīrun: kadirdir | vallahu: ve Allah | ğafūrun: çok bağışlayandır | raHīmun: çok esirgeyendir | (60:7) | |
|lā: | yenhākumu: sizi men'etmez | llahu: Allah | ǎni: -den | elleƶīne: kimseler- | lem: | yuḳātilūkum: sizinle savaşmayan | fī: hakkında | d-dīni: din | velem: ve | yuḣricūkum: sizi çıkarmayan | min: -dan | diyārikum: yurtlarınız- | en: | teberrūhum: iyilik etmekten | ve tuḳsiTū: ve adaletli davranmaktan | ileyhim: onlara | inne: şüphesiz ki | llahe: Allah | yuHibbu: sever | l-muḳsiTīne: adalet yapanları | (60:8) | |
|innemā: ancak | yenhākumu: sizi men'eder | llahu: Allah | ǎni: -den | elleƶīne: kimseler- | ḳātelūkum: sizinle savaşan | fī: hakkında | d-dīni: din | ve eḣracūkum: ve sizi çıkaran | min: -dan | diyārikum: yurtlarınız- | ve Zāherū: ve yardım eden | ǎlā: | iḣrācikum: çıkarılmanıza | en: | tevellevhum: dost olmanızdan | ve men: ve kim | yetevellehum: onlarla dost olursa | feulāike: işte | humu: onlardır | Z-Zālimūne: zalimler | (60:9) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | iƶā: zaman | cā'ekumu: size geldiği | l-mu'minātu: mü'min kadınlar | muhācirātin: göç ederek | femteHinūhunne: onları imtihan edin | llahu: Allah | eǎ'lemu: daha iyi bilir | biīmānihinne: onların imanlarını | fe in: eğer | ǎlimtumūhunne: anlarsanız | mu'minātin: inanmış olduklarını | felā: | terciǔhunne: onları geri döndürmeyin | ilā: | l-kuffāri: kafirlere | lā: değildir | hunne: bunlar (kadınlar) | Hillun: helal | lehum: onlara | ve lā: ve değildir | hum: onlar | yeHillūne: helal | lehunne: bunlara | ve ātūhum: ve onlara verin | mā: şey(leri) | enfeḳū: onların harcadıkları | ve lā: ve yoktur | cunāHa: bir günah | ǎleykum: sizin için | en: | tenkiHūhunne: bunlarla evlenmenizde | iƶā: takdirde | āteytumūhunne: kendilerine verdiğiniz | ucūrahunne: ücretlerini | ve lā: ve | tumsikū: tutmayın | biǐSami: ismetlerini | l-kevāfiri: kafir kadınların | veselū: isteyin | mā: şeyi (mehri) | enfeḳtum: harcadığınız | velyeselū: ve onlar da istesinler | mā: şeyi | enfeḳū: harcadıkları | ƶālikum: bu size | Hukmu: hükmüdür | llahi: Allah'ın | yeHkumu: (böyle) hükmediyor | beynekum: aranızda | vallahu: ve Allah | ǎlīmun: bilendir | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir | (60:10) | |
|ve in: ve eğer | fetekum: giderse | şey'un: herhangibir şey | min: -den | ezvācikum: eşleriniz- | ilā: | l-kuffāri: kafirlere | feǎāḳabtum: sonra sıra size gelirse | fe ātū: verin | elleƶīne: | ƶehebet: gidenlere | ezvācuhum: eşleri | miṧle: mislini | mā: | enfeḳū: harcadıklarının | vetteḳū: ve sakının | llahe: Allah'a | lleƶī: ki | entum: siz | bihi: ona | mu'minūne: inanıyorsunuz | (60:11) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | iƶā: zaman | cā'eke: sana geldiği | l-mu'minātu: inanmış kadınlar | yubāyiǎ'neke: sana bi'at ederlerse | ǎlā: hususunda | en: | lā: | yuşrikne: ortak koşmamaları | billahi: Allah'a | şey'en: hiçbir şeyi | ve lā: ve | yesriḳne: hırsızlık etmemeleri | ve lā: ve | yeznīne: zina etmemeleri | ve lā: ve | yeḳtulne: öldürmemeleri | evlādehunne: çocuklarını | ve lā: ve | ye'tīne: getirmemeleri | bibuhtānin: uydurup | yefterīnehu: bir iftira | beyne: arasında | eydīhinne: elleri | ve erculihinne: ve ayakları | ve lā: ve | yeǎ'Sīneke: sana karşı gelmemeleri | fī: | meǎ'rūfin: iyi bir işte | febāyiǎ'hunne: onlarla bi'atleş | vesteğfir: ve mağfiret dile | lehunne: onlar için | llahe: Allah'tan | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ğafūrun: çok bağışlayandır | raHīmun: çok esirgeyendir | (60:12) | |
|yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | lā: | tetevellev: dostluk etmeyin | ḳavmen: bir topluluk ile | ğaDibe: gazabettiği | llahu: Allah'ın | ǎleyhim: kendilerine | ḳad: | yeisū: umudu kesmiş olan | mine: -ten | l-āḣirati: ahiret- | kemā: gibi | yeise: umudu kestiği | l-kuffāru: kafirlerin | min: -ndan | eSHābi: halkı- | l-ḳubūri: mezarlık | (60:13) | |