Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
Andolsun soluya soluya koşanlara.(100:1) | |
Tırnaklarıyle bastıkça taştan kıvılcım saçanlara.(100:2) | |
Sabah çağı, düşmanı basanlara,(100:3) | |
derken her yanı toza, dumana boğanlara.(100:4) | |
Derken düşman topluluğunun tâ ortasına dalanlara.(100:5) | |
Şüphe yok ki insan, Rabbine karşı pek inatçıdır, pek nankördür.(100:6) | |
Ve şüphe yok ki o, buna tanıktır.(100:7) | |
Ve şüphe yok ki insan, hayrına yarıyan mala mülke karşı da pek düşkündür, pek nekestir.(100:8) | |
Fakat bilmez mi ki kabirlerdekiler, dışarı çıkınca.(100:9) | |
Ve gönüllerdekiler, meydana vurulup bilinince.(100:10) | |
Şüphe yok ki Rabbin, o gün, onların her şeyini bilir elbette.(100:11) | |