Hayrat Neşriyat Meali |
|
Yemîn ederim bu beled’e (Mekke’ye)!(90:1) | |
Ki sen bu beldede oturmaktasın.(90:2) | |
Ve (yemîn ederim) babaya ve doğan (çocuğ)a!(90:3) | |
(Ki) insanı, gerçekten bir meşakkat içinde (olmak üzere) yarattık.(90:4) | |
(O,) kendisine hiçkimsenin aslâ güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?(90:5) | |
(Övünerek:) '(İslâm düşmanlığı uğrunda) yığın yığın mal telef ettim!' diyor.(90:6) | |
Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?(90:7) | |
(8-9) (Biz) ona (diğer insanlar gibi) iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi?(90:8) | |
Ona da (hayır ve şer) iki yol gösterdik.(90:10) | |
Fakat (o), sarp yokuşu aşamadı.(90:11) | |
O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne bildirdi?(90:12) | |
(O,) bir kölenin âzâd edilmesi (ve kişinin kendi nefsini ateşten kurtarması)dır.(90:13) | |
(14-16) Veya bir açlık gününde akrabâlığı olan bir yetîmi veya toz toprak içinde kalmış bir yoksulu doyurmaktır.(90:14) | |
Sonra (bütün bunları yaparken) îmân edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.(90:17) | |
İşte onlar Ashâb-ı Meymene (amel defterleri sağ eline verilenler)dir.(90:18) | |
Âyetlerimizi inkâr edenler ise, onlar Ashâb-ı Meş’eme (amel defterleri sol eline verilenler)dir.(90:19) | |
Üzerlerinde (kapıları sımsıkı) kapatılmış bir ateş vardır!(90:20) | |