Ali Arslan Meali |
|
(Onlar) Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar (gerçeğe) dönüş de yapamazlar.(2:18) | |
O (fasıklar) ki, kuvvetli bir ahidle bağlandıktan sonra, Allah'ın ahdini bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (îmân ve akrabalık bağlarını) keserler.(2:27) | |
O huşû ile (Allah'a büyük saygı göstererek) ibadet edenler Rabblerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini kesinlikle bilirler.(2:46) | |
(O sabredenler) ki, kendilerine bir felâket isabet ettiğinde: “Biz Allah'danız ve şüphesiz ki O'na döneceğiz.” derler.(2:156) | |
İşte onlar! Rabblerinden mağfiretler ve rahmet hep onlaradır. Ve hidayete erenler de onlardır.(2:157) | |
İnsanlar aralarında ayrılığa düştükleri hususlarda hüküm versinler diye Allah îmân edenleri, ihtilâf ettikleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah dilediğini dosdoğru olan bir yola iletir.(2:213) | |